Gizli Koyda Eşsiz Bir Kaçış Noktası; Yazz Collective
Sadece deniz yoluyla ulaşılan Yazı Collective’in doğaya saygılı mimarisi sayesinde mekan, asırlık, çam ağaçlarının arasında kayboluyor.
Zamansız ve kendi karakteri olan özel bir yer Yazz Collective. Markanın yaratıcısı ve kurucu ortağı Mehmet Can Uzun’un hayalleri, yapımcı Timur Savcının seneler önce aldığı bu koyda mimar Fahrettin Aykut’un kurgusuyla hayat bulmuş. Trendlere boyun eğ-meyen, özgün, lokal, samimi ve çabasız bir mimariyle bütünleşen yapısı, onu diğerlerinden ayırıyor. Yazz Collective Akdenizli, nereye giderse gitsin bu konsepti yaşatmak üzere kodlanmış. Akdeniz’den ilham alan, doğanın içine konforu ve gastronomiyi yerleştiren, özel ve paylaşılan anları birbirine entegre eden kolektif bir konsept.
Lokasyon
Fethiye’nin sadece deniz yolu ile ulaşılabilen Turunç Pınarı koyunda çam ağaçları ile kaplı, gizemli bir rota YazzCollective. 13 dönüm içinde kendine ait plajı, iki restoranı, lounge alanı, sanat galerisi, spa, gym cardio alanı, butik, çocuk sanat alanı, küçük bir marketi ve organik tarım bahçesi; tüm koya hiçbir ağacı, kayayı rahatsız etmeden yerleşmiş. Denizden yaklaştıkça sadece dev çam ağaçlarıyla kaplı bir koy gibi algılanan Yazz’daki tüm bu alanlar ağaçların, kayaların arasında kaybolmuş. Koyun iki tarafından yükselen dev kayalık tepeler tüm mekânı gizlerken, arkasındaki bol ağaçlı dağ ise ona doğal bir ton oluşturuyor.
Denize doğru keyif köşeleri… Günün her saati ayrı güzellikte bir manzara sunan bu izole koyun ahşap deklerine geniş sedirler yerleştirilmiş.
Zamansız mimari tarzının arkasında çabasız ve sakin bir dekorasyon kurgusu var. Sanatla bütünleşen alanlarda yüksek teknolojiyi ancak yaşarken hissediyorsunuz.
Sanatsal parçalar dekorasyonda ön planda. Çabasız ve zamansız dekorasyon kurgusunun ardında milimetrik düşünülmüş alan çözümleri, doğru oranlar ve ham malzeme seçimleri var.
Yazı Butik’te, Ezgi Apa ve Yasemin Oğun’un buraya özel olarak hazırladığı koleksiyonlar satılıyor.
Lounge, Yazz Collective’in özel alanlarından biri.
Yazz Collective’in sakin dekorasyonunun arka planında, son teknoloji sistemler gizli. Uzaktan kumandalı blind panjurlar, bluetooth ses sistemleri, şarap kavı ve bahce duşu bunlardan bazıları. Sakin dekorasyonun arka planında her türlü konfor düşünülmüş.
Yorgunluk atmak, arınmak ve tazelenmek için iyi bir masaja ne dersiniz? Yaza Spa hem bedeninize hem ruhunuza iyi gelecek.
Zanaata önem verdik, yerel zanaatkarların işlerini mimariye kattık. Kolay değildi ama Mehmet Canın konseptini oldukça başarılı bir şekilde kurguladığımızı, ondan aldı-ğımız hikayeyi mimariye doğru aktardığımızı düşünüyo-rum. Sakin ve çabasız bir dekorasyona imza attık” sözle-riyle anlatıyor mekânın kimliğinin ortaya çıkış hikayesini.
Gastronomy
Yazz Collective’in koyun iki ayrı köşesine yerleşmiş iki restoranı bulunuyor. Şef Mustafa Otar yönetimindeki bu lezzet duraklarının ortak özelliği doğal ve lokal ürünlerden beslenmesi, kendi organik tarlasında ekip biçen profesyonel bir mutfak ekibinin olması, taş fırında, açık ateşte, közde uzun pişen “slow food” özellikli menülere sahip olması. Sadece hazırlama ve sunum değil, sonrası da önemli onlar için. Mutfaktan çıkan tüm organik atıklar ya kompost oluyor ya da kümese gidiyor. Mutfakta sıfır atık ana hedef. En iyi malzeme kullanılıyor ve yemekler malzemeye maksimum saygı ile pişiyor. Damakta kalan lezzetin püf noktası bu saygıda! Restoranların denizden, topraktan ve ateşten beslenen ruhunun yansıdığı kalabalık ve kahkahası bol masaları da ortak.
Restoranlardan biri Yazz, gün boyu servis veren Akdenizli bir mutfağa sahip. Lokal bir zanaatkâra yaptırılan odun fırını, açık ateşler, keyifli kalabalık sofralar, mekanı kucaklayan bir bar, geniş bir şarap kavı ve kendine özgü kokteylleri var. Diğer restoran Tavern, adı üstünde samimi taverna kültürünü yaşatan ve sadece akşamları hizmet veren bir restoran. Menünün en başında rakı ya da uzo var. Mevsime, tarladan yetişenlere ve yakalanan balığa göre sürekli değişen menüsü uzun rakı sohbetlerine eşlik eden tatta. Lakerdası, taraması, kıraç kavunu, güneşte kurumuş ahtapotu bu masanın gediklileri. Paylaşımlı tabakları sayesinde masada kendiliğinden bir lezzet ortaklığı oluşuyor.
Söylenecek onlarca şey daha olması ama bunların yaşandıkça hissedilmesini heyecanla beklemek en güzeli. İster kalabalık, ister tek başına…
Kendi denizinden, kendi toprağından kısaca Akdeniz’den beslenen bir mutfak.
Restoranda fındık dallarının kısmi gölgelediği özel yapım masalar, eski evlerden çıkma ağaçlarla tasarlanmış. El dövmesi bakır aydınlatmalar, Van için zanaatkörlar tarafından hazırlanmış özel parçalardan.
Kumsalın hemen yanında konumlanan restoranın modern Akdenizli dekorasyon tarzı, gastronomi ve konforu birleştiren bir kimliği var.
Fiziksel ihtiyaçlarını ön plana aldığı samimi ve aynı zamanda rafine bir mekân. Doğayla konforun, samimiyetle üst düzey servisin buluştuğu, seçkin, kendine özgü ve iddialı ama bir o kadar da çabasız, kendiliğinden bir yer. Bugünün ihtiyaçlarına cevap veren ama bugünün geçici trendlerinden bağımsız, nasıl yaşadığımızı ve neden seyahat ettiğimize dair ipuçları içeren zamansız, dünyanın neresinde olduğunuzu hissettirecek, lokal, Akdenizli bir yer… Mimarinin baş rolde olmaktan çok doğayı kucakladığı, saygıyla yaklaştığı, her fırsatta onu koruduğu bir kurgu. Fahrettin Aykut için ise bu projenin çok özel bir yeri var. “Binlerce yıllık bir geçmiş ile medeniyetlere ev sahipliği yapmış Kayaköy’ün rüzgarını almış, sadece denizden tekne ile ulaşılabilen bu bakir koyda, her şeyin, her üretimin buraya ait olması gerekiyordu. Bu belleği korumak için yapısal figürleri yöresel ve doğal malzemelerden seçerek başladık işe. Yöre ağaçları, yöre taşları ve yöresel sıva tekniklerini projeye dahil ettik. Koyun sakinlikle bezenmiş özgüvenine dokunacak hiçbir yabancı unsur kullanmadık. Ağaçları, kayaları bozmadan mimarinin içine kattık. Bu koruma bilinci hattında gerçekleşen her eylem, fark edilen bir mimari sembole dönüştü. Hafif konstrüksiyon yapılarda çam ve fındık dalı kullandık. Atık ahşaplardan ürettiğimiz masalar ve bakır aydınlatmalarla buraya ait el yapımı tasarımlar yarattık ve yöreye ait malzemeleri, yerel üretim teknikleriyle kullandık.